Hükümetimiz tarafından hazırlanarak TBBM’ne sunulan “Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” nın Plan Bütçe Komisyonu’nda 01.Temmuz.2004 tarihindeki görüşmelerinde, ticari araçların ÖTV si arttırıldı.
Hükümet adına daha önce yapılan “ticari araçlarda vergi artışı yapılmayacak” şeklindeki açıklamalara rağmen, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda verilen bir önerge ile gerçekleştirilen bu artış, ÖTV Kanununda “Eşya taşımaya mahsus motorlu araçlar” için % 4 olan bu vergi oranını % 20 ile % 75 gibi değerlere yükseltiyor. Bu artışın nedeni ise bu cins araçların otomobil gibi kullanılması olarak açıklanıyor.
Sanayimiz, adı geçen tasarı taslak metninde yer alan yatırım teşvikleri maddesinin son anda tasarı metninden çıkartılması sonucu yatırım olanaklarının kısıtlanması nedeni ile bir şok yaşarken, bu kere mevcut üretimi olumsuz etkileyecek aşırı vergi artışları ile karşıya kalmış bulunuyor. Çoğunluğu küçük esnaf tarafından kullanılan bu araçlardaki vergi artışı aynı zamanda ülkemizdeki vergi adaleti sınırlarını zorlamaktadır.
Özellikle ülkemizde üretilen hafif ticari araçların üretimini tümü ile olumsuz etkileyecek olan bu artış sonucunda önümüzdeki bir yıllık dönemde üretimde 50 bin araç kaybı ve buna bağlı olarak da ana ve yan sanayi toplam istihdamında 10 bin kişilik istihdam kaybı riski ortaya çıkmaktadır.
12 aylık sürede 90 bin araçta bu gruba giren hafif ticari araçlardan toplam % 18 KDV ve % 4 ÖTV’ e göre ödenecek toplam vergi 465 milyon $ iken, artan vergi oranları nedeni ile 50 bin araç azaldığında, kalan 40 bin araçtan toplam % 18 KDV ve % 20 ÖTV’ e göre toplam vergi 390 milyon $ olacak, yani 75 milyon $ vergi azalacaktır. Buna ilave olarak 10 bin kişilik istihdam azalması nedeni ile sosyal rahatsızlık ve çalışanların gelir vergisi ve SSK prim kaybı oluşacaktır.
Eşya taşımaya mahsus araçlar içinde yer alan hafif ticari araçlar son yıllarda Türk otomotiv sanayinin geliştirdiği en önemli ürünleri oluşturuyor. Büyük bir ihracat potansiyeline sahip bu ürünlerin iç pazarda aşırı vergilerle kısıtlanması, otomotiv sanayinin rekabet gücü açısından çok önemli bir darbe oluşturacaktır. İç pazarda güçlü olmayan ürünlerin ihracatında aşırı bir risk bulunduğu göz ardı edilmemelidir.
Uluslararası teknik mevzuat doğrultusunda bir yük aracı olarak projelenen, buna göre üretilen ve trafiğe çıkmak için tüm zorunlu kontrol ve testleri sağlayan bu araçların kullanımına göre otomobil gibi vergilendirilmesi aynı zamanda ÖTV kanunu hükümlerine de aykırı bulunuyor. Bilindiği gibi ÖTV kanununda ürünler, Gümrük Tarife ve İstatistik Pozisyonundaki ayrıntılı açıklamalara göre tanımlanıyor. Vergisindeki aşırı artış ile bu araçların otomobil düzeyinde vergilendirilecek olması, cari mevzuatında tüm teknik tanımlarına ve Gümrük Tarifesinde yük taşıtı olarak tanımlanmasına, tümü ile aykırı bir uygulama oluşturmaktadır.
Otomotiv sanayimiz geçmişte olduğu gibi bugün de, her yeni vergi düzenlenmesinde vergi artışı ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Küresel nitelikli bu sanayinin kısa vadeli vergi politikaları ile gelişmesinin engellenmesi, 50 bin KOBİ ile tam bir bütünlük içinde çalışan sanayimizi büyük risk altına sokmakta ve üretiminin gelişmesini engellemektedir.
Bunların ötesinde, AB ile uyum için her türlü düzenlemenin yapıldığı günümüzde motorlu taşıtlarla ilgili vergi arttırıcı düzenlemelerde bu uyumun göz ardı edilmesi, sanayimizin geleceği açısından çok sakıncalı bulunmaktadır.
Yorum yapılmamış.