Şehir Detay
Sinop, Karadeniz kıyı şeridinin kuzeye doğru en çok sivrilerek uzanmış bulunan Boztepe Burnu ve Yarımadası üzerinde kurulmuştur.
İlin yüzölçümü 5862 km2 olup il bu yüz ölçümüyle %0.8'ini kaplar. Batısı Kastamonu, güneyi Çorum, güneydoğusu Samsun illeri, kuzeyi ise Karadeniz ile çevrilidir. 475 km. uzunluğundaki sınırlarının 300 km.si kara, 175 km.si ise deniz kıyısıdır.
Yapmadan Dönmeyin
Tarih ve Doğa harikası Karadeniz’in incisi Sinop İlinde Deniz Orman, göl ve Göl’ün bir arada olduğu Sarıkum Mevkii I. Derece doğal sit alanı ilan edilmiş olup, mutlaka görülmesi gereken Doğa Harikası bir yerdir. Büyük bir doğal liman oluşundan dolayı tarih boyunca deniz ticaretinde önemli bir yere sahip olan SİNOP Limanının iç ve dış bölümlerini oluşturan Karakum ve Sarıkum Sahilleri her türlü rüzgara karşı alternatifi olan plajlarla dolu olup, dünyada eşine az rastlanan koyları, fiyortları görmeniz mümkündür.
Sinop'un benzersiz güzelliklerini görmek istiyorsanız;
Sinop'tan başlayarak Akliman, Hamsilos Koyu, İnceburun, Sarıkum, Ayancık İnaltı Mağarası, Akgöl, Boyabat Kaya Mezarları, Boyabat Evleri ve Boyabat Kalesi ile Dranaz Soğuksu mevkiinden geçip, Erfelek Tatlıca Takım Şelalelerini de görerek tekrar Sinop'a ulaşabilirsiniz.
Sinop'un güzellikleri bunlarla bitmiyor.
Yaz aylarında Sinop'un bütün sahillerinde denize girebilir, Turistik tesislerinden, ayrıca Orman Bakanlığının Millî Park piknik alanlarından da rahatlıkla yararlanabilirsiniz.
Sinop'u daha iyi tanımak için, şehir merkezindeki Müze ve bahçesinde bulunan Serapis Mabedi, Eski Sinop Cezaevi ( Sinop Kalesi ), Pervane Medresesi ve birçok Selçuklu ve Osmanlı eserlerini ayrıca görmeniz gerekiyor.
Mutlaka Sinop'un ünlü Nokulunu, İçi Etli Hamurunu, İçli Tavasını, Mamalikasını, Sinop Kestanesini yemeden dönmeyin pişman olursunuz.
Ayrıca, Küre Dağları silsilesi üzerinde yer alan Çangal, Zindan, Dranaz, Göktepe, Soyuk dağlarının doğal bitki örtüsü iğne yapraklı ile yayvan yapraklı ağaçların oluşturduğu zengin orman dokusuna sahiptir.
Sinop Müzesi
Önceleri Mekteb-i İdadi'de muhafazaya alınan eserler ile, zamanla şehrin muhtelif yerlerinden çıkan buluntular, 1932 yılında Süleyman Müinüddin Pervane Medresesi'nde toplanarak bir müze çekirdeği oluşturulmuştur. 1941 yılında ziyarete açılan müze, 1970'te yeni binasına taşınmıştır. Prehistorik dönemden Osmanlı dönemine kadar olan eserler kronolojik bir sıra içinde, iki katlı müze binasında ve bahçesinde sergilenmektedir.
Etnografya Müzesi (Aslan Torunlar Evi)
18. yüzyılda inşa edildiği bilinen, ancak okunabilen tapu kayıtları 19. yüzyıl başına ait olan konak, Sinop'taki en güzel Osmanlı dönemi sivil mimari örneklerinden birisidir.
Kesme taştan zemin kat üzerine ahşap çatı arası tuğla dolgulu 1. ve 2. katlar bindirme tekniği ile yapılmıştır. Bol pencere, ahşap çatkı ve geniş saçak cepheye hareket sağlamıştır.
Ağırlıklı olarak ahşabın kullanıldığı yapıdaki bütün ahşap aksam canlı renklerle ve bitkisel motiflerle bezelidir. 1. kat Etnografya Müzesi, 2. kat ise, yaşayan konak biçiminde planlanarak teşhiri yapılmış ve ziyarete açılmıştır.
Boyabat Kaya Mezarları
Boyabat ilçesine bağlı ve Boyabat-Kastamonu yolunun 15. km’sinde bulunan Salar köyünün güneydoğusunda yer alan, yaklaşık 200 m. yüksekliğindeki kalker kayalar oyularak yapılmıştır. Mezarda, iç sütunun birer girişi bulunmakta olup, sütunlar üzerinde üçgen alınlık yer almaktadır. Yuvarlak gövdeli sütunlar yukarı doğru incelmektedir. Sütun baş kısımları ve sütun kaideleri kare şeklinde yapılmıştır. Sütun başlıkları aslan figürü şeklinde olup, üzerinde iki kademeli olarak oyulmuş düzgün kiriş bölümü vardır. Üçgen alınlığın ortasında bir aslan kabartması ve alınlığın dışında sağ tarafta, iki aslan kabartması daha yer almaktadır. Alınlığın ortasında ise aslan ve insan mücadelesine ait kabartma yer almıştır.
Sinop Kalesi
İ.Ö. VIII. Yüzyılda Milet ‘ten gelerek Sinop ‘ta yerleşip koloni kuran göçmenler tarafından ilk defa yapıldığı düşünülmektedir. Kaleler VII. Yüzyılda Kimmerlerin istilasından sonra yeniden onarılmıştır. VI. yüzyılda Pers hakimiyetine geçen şehir Pontus Kırallığının önemli bir merkezi olmuş, surlar IV. Mitritathes tarafından bugünkü sınırlarıyla onarılıp geliştirilmiştir.
Romalılar ve Bizanslılar döneminde de devamlı onarım görmüştür. 1214 ve 1261 yıllarında Selçukluların eline geçen kale yeniden onarılarak savunmayı güçlendirmek amacıyla iç kale oluşturulmuştur. Sinop şehir surları yarım adanın en dar olan boyun kısmını tamamen çevrelemektedir. Kuzey surları 1800 m. güney surları 400 m. doğu surları 500 m. batı surları 273 m. olmak üzere toplam sur uzunluğu 2973 m. ‘dir. Sur kalınlığı 8 m. olup yüksekliği 25-30 m. arasında değişir. Evliya Çelebi seyahatnamesinde Kumkapı, Tersane kapı, Yenice kapısı, Tabakhane kapısı, Lonca kapısı ve Deniz kapısından bahseder.
Sinop kent surları, yarımadanın en dar olan boyun kısmı ve Yalı ile Kefevi mahalleleri hariç olmak üzere tüm şehri çepeçevre kuşatmaktadır.. Günümüze kadar Kumkapı ve lonca kapısı ayakta kalmıştır. Kuzey surları denizin etkisiyle çok yıpranmıştır.
İçkale
Şehrin batı tarafında, Kaleyazısı ile Kumluk denilen sahanın arasındadır. Güney ve kuzey tarafları denizdir. Kale, Selçuklular Sinop’u aldıktan bir yıl kadar sonra esas kısma doğu tarafından uzun bir sur ilave edilerek yapılmıştır. Bu kısım yapılırken Şehrin Eski Mabet, Saray gibi enkazından da istifade edilmiştir. Bu nedenle, bir çok sütunlar, sütun başlıkları ve mabet yazıtları duvar aralarına konulu bir şekilde bulunmaktadır.
İçkale kuzey ve güney bölümü olmak üzere iç içe iki bölümden ibarettir. Selçuklular döneminde iç kale 1877 tarihinden itibaren hapishane olarak kullanılmaktadır. 06 Aralık 1997 tarihinde cezaevi yeni hizmet binasına taşınmıştır.
Boyabat Kalesi
Boyabat ilçesinin bulunduğu Gökırmak Vadisi'nde, karşılıklı sarp iki kayalık tepeden biri üzerinde kurulmuştur. Kale, kayaların doğal yapısına uygun şekilde inşa edilmiştir. Kale bedenleri arasındaki kulelerin bazıları dikdörtgen bazıları yuvarlak olarak yapılmış olup iç kısmında kulelere çıkan merdivenler yer almaktadır. Kaleye giriş güneydoğu köşesinden büyük yuvarlak kulenin yanındaki küçük bir kapıdan sağlanmaktadır. Geç Roma, Erken Bizans dönemine ait buluntuların da sergilendiği yapı, bugünkü haliyle Osmanlı Kalesi özelliği göstermektedir. Bu durum kalenin, Geç Roma döneminden Osmanlı dönemine kadar kullanıldığını göstermektedir. Bugünkü durumu ile sur ve burçları ve yapım malzemesi, Osmanlı Kalesi olduğunu açıkça ortaya koyar. Ancak kalenin temelleri daha önceden atılmıştır. Bu nedenle kaleyi, eski ve yeni kale olarak iki bölümde incelemek mümkündür.
Boyabat Kaya Mezarları
Boyabat İlçesine bağlı ve Boyabat-Kastamonu yolunun 15. Km.sinde bulunan Salar Köyünün güneydoğusunda yer alan, yaklaşık 200 metre yüksekliğindeki kalker kaya oyularak yapılmıştır. Mezarda iç sütunun birer girişi bulunmakta olup, sütunlar üzerinde üçgen alınlık yer almaktadır. Yuvarlak gövdeli sütunlar yukarı doğru incelmektedir. Sütun baş kısımları ve sütun kaideleri kare şeklinde yapılmıştır. Sütun başlıkları aslan figürü şeklindedir, üzerinde iki kademeli olarak oyulmuş düzgün kiriş bölümü vardır. Üçgen alınlığın ortasında aslan kabartması ve alınlığın dışında sağ tarafta iki aslan kabartması daha yer almaktadır. Alınlığın sol tarafında ise aslan ve insan kabartması yer almıştır. Mezar anıtının Paflagonyalılar tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
Paşa Tabyaları
Sinop yarımadası'nın güney doğusunda l9.yy.da Osmanlı-Rus savaşları sırasında denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır. Yarı ay şeklindedir. 11 top yatağı, cephanelik ve mahzenlerden oluşmaktadır. Paşa Tabyası yeme içme tesisi olarak hizmete açılmış olup İlimiz turizmine hizmet vermektedir. Diğer bir tabya da Korucuk Tabyası'dır. Bu Tabya özel şahsın mülkiyeti içindedir.
Tarihi Cezaevi Müzesi
Cezaevinin bulunduğu alan, Osmanlıların Karadeniz'deki en büyük tersanesi konumunda idi. Cezaevi, iç kalenin içindeki bu eski tersane alanına 3 Ekim 1214 yılında Sinop’u zapteden Selçuklu Sultanı İzzeddin Keykavus tarafından yaptırılmıştır.1887 yılından itibaren ceza evi olarak kullanılmaya başlanmış olan bu yapının etrafı, yüksek kale bedenleriyle çevrilidir.
Hapishaneyi çevreleyen iç kale 11 adet burç ile desteklenmiştir. Burçların yüksekliği denize hakim güney bedende 22 m. Ve surların yüksekliği ise 18 m. dir.3 m kalınlığında olan surların üzerinde iç kaleyi bir uçtan bir uca gezebilme imkanı veren yollar (seğirtmeç) muhafızların gezi yolu olarak kullanılmıştır.
Tersane ve zindan olarak kullanılan pek çok kültürel değeri bünyesinde barındıran İçkalede, 1882 yılında yapılan hapishane binası ile tek kubbeli hamam devrin tipik mimari özelliklerini yansıtmaktadır.
Surların yapımında Arkeik, Klasik ve Helenistik devirlere ait çok sayıda (mabet ve yapıların mimari unsurları) devşirme malzeme kullanılmıştır. Valilik Özel İdare Müdürlüğüne tahsisli olan Eski Cezaevi ziyarete açıktır.
Tarihi Su Kanalı
Sülüklü Göl mevkisindedir. Antik döneme ait bu tünelde yapılan incelemelerde, yaklaşık 230 m. uzunluğunda ve 1,5 m. yüksekliğinde olduğu tespit edilmiştir. Giriş kapısından itibaren doğal kayanın oyularak işlenmesinden oluşan tünel, 20-30 m. uzunluğunda ve 1.5 m. çapında silindirik bir havalandırma bacasına sahiptir. Bu havalandırma bacaları, doğal kayalardan oyularak yapılmış olup, üst kısımlardaki moloz taşların birbirine sıkıştırılması suretiyle kapatılmıştır. Sağa ve sola zikzak yaparak ilerleyen tünelde herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalara göre, Sinop'un su seviyesine yakın bir yerleşim yeri olması nedeniyle, kuyu gibi derinliğine değil yatay olarak yapılan bu tünelin su kanalı olabileceği düşünülmektedir.
Alaadin Camii
Selçuklu Dönemine ait bir yapıdır. Sinop ‘un fethinden hemen sonra 1214 ‘te yaptırılmıştır. Rumların şehre yaptıkları baskın anında büyük zarar görmüş, 1268 yılında Süleyman Pervane tarafından onarılmıştır. Sonra sırasıyla Candaroğullarından Celaleddin Beyazıt ve İsfendiyar Bey, Osmanlı çağında Mutasarruf Tufan Paşa tarafından tamir ettirilmiştir. Türk taş oymacılığının güzel bir örneği olan minberi ne yazık ki büyük kubbenin çökmesiyle kırılmıştır.
Camii erken Türk cami tiplerine güzel bir örnek teşkil eder. Dikdörtgen planlı olup, beş kubbeli bu yapıdan giriş geniş olan revaklı son cemaat yerinden sağlanır. Avlunun ortasında bir şadırvan, kuzey doğu köşesinde de İsfendiyar Oğullarına ait bir türbe bulunmaktadır.
Kefevi Camii
Kefevi mahallesinde bulunan bu cami Şeyh Mahmut Kefevi tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Harap bir halde iken Sancak Mutasarrufu Bekir Paşa tarafından 1896 yılında tadilatı yaptırılmıştır.
Saray Camii
Tersane çarşısının arkasındaki sokakta bulunan Saray Camii, 10.65 m. Uzunluğunda ve 11.70 m. Eninde olup kesme taştan yapılmış tek kubbelidir. Cami 1374 yılında Candaroğullarından Celalettin Beyazıt zamanında yapılmıştır. Bu çağa ait çok güzel işlemeli bir mihrap ve kapı üzerinde kitabesi vardır.
Fetih Baba Mescidi
Meydankapı çarşısında yer alan mescit 1353 yılında İsmail Bin Uslu Bey tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra harap bir halde iken Fetih Baba adıyla anılan bir zat tarafından onarılmıştır. Mermerden yapılmış ve Candaroğulları zamanına ait süslü bir küçük mihrabı vardır.
Mehmet Ağa Camii (Mescidi)
Kale yazısında olan bu camii 1648 yılında inşaa edilmiş ve sonradan yapıya 1910 yılında bir minare eklenmiştir.
Cezayirli Ali Paşa Camii
Selçuklu çağına ait olan bu camii Seyit Bilâl Türbesine bitişiktir. 1876 ‘da Ali Paşa ve 1898 Abdülhamit tarafından tamir edilmiştir.
Meydan Kapı Camii
Meydankapı Sakarya caddesi üzerinde bulunan bu caminin ilk yapılış tarihi belli değilse de Şeyh Ömer Efendi adında bir zat tarafından yaptırıldığı vakıf kayıtlarından öğrenilmektedir. 1878 ‘de ise Mutasarruf Ahmet Kamil Paşa tarafından Kanuni Süleyman ‘a izafe edilmek üzere tamir edilmiştir.
Caminin ahşap minaresi Sinop minarelerinin en güzel örneklerindendir.
Süleyman Pervane Medresesi
Selçuklu dönemine ait bir yapıdır. XII. Yüzyılda (1262) Sinop ‘un düşman baskınından kurtarılmasının bir hatırası olarak Selçuklu veziri Süleyman Pervane tarafından yaptırılmıştır. Döneminin taş işçiliğini gösteren görkemli bir giriş kapısına sahiptir. İçinde eyvan karşısında geniş avlu, ortasında şadırvan, sağ ve sol yanlarında revaklara açılan 16 küçük oda yer almaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ nün malı olup, 2002 yılında Kültür ve Turizm amaçlarında kullanılmak üzere Sinop Valiliğine tahsis edilmiştir. Sinop Valiliğince Sinop’ a özgü el sanatları ve mutfağı ile ilgili kişilere tahsis edilerek çarşı haline getirilmiştir.
Şehitlik
Müzenin bahçesinde olan şehitlik, 1853 Osmanlı-Rus Muharebesi sırasında Sinop Limanında şehit düşen denizcilerimiz için yaptırılmıştır. Anıtın ilk yapımına 1857 yılında Kaptan-ı Derya Mehmet Ali Paşa tarafından başlanılmıştır. Arkasında bir abide yapılması istenmiş olup, Mutasarruf Zihni Bey ‘in başka bir yere tayini nedeniyle yapılamamıştır.
1933 yılında Vali Abdulhak Savaş ‘ın girişimleriyle masrafı Özel İdare ‘den ödenmek üzere Cumhuriyetin 10. Yıldönümünde tamamlanarak merasimle açılmıştır.
Şehitler Çeşmesi
Çeşme, Tersane Çarşısı'ndadır. 1853 Osmanlı-Rus Savaşı'nda şehit düşen denizcilerimizin ceplerinden çıkan paralarla yaptırılmıştır.
Tersane Caddesi ile Balıkçı Limanı arasındaki meydanda Hacı Ömer Camisi'nin doğusundadır. 3.80 m.x3.80 m. boyutlarında bir alana oturtulmuş dışı kesine taşlarla kaplı, üstü tek kubbe ile örtülü bir meydan çeşmesidir.
Zeminde kuzey ve batı cepheleri birleştirilen köşelerde kurnalar arasındaki oluk ya da kanaldan sonra anıtın zemin kaidesi ve bir silme meydana getirilmiş olup, bundan sonra kesme taş kaplamalar sırası gelmektedir. En altta çok dar bir sıra ve onun üstünde daha geniş 2 sıra yer almaktadır.
Balatlar Kilisesi
Bizans dönemine ait bir yapıdır. Çağının tipik mimari örneklerini gösterir. Geniş bir alana yapılmış büyük bir avlu, haçvari simetrik planlı bir mekan vardır. Şapel ve diğer mekanlardan oluşan yapı, tümüyle dikdörtgen yapılıdır.
Kilisede sadece şapelin tonozla örtülü üst yapısı sağlam kalmıştır. Diğer bölümlerin üstü açıktır. Şapel tavanı ve giriş mekanında boyalı freskler günümüze kadar sağlam kalmışsa da çok tahrip olmuştur. Bizans yapı tekniğinin güzel bir örneğidir. Tüm duvarlarda dört sıra tuğla kullanılmıştır.
Boyabat Kaya Mezarları
Boyabat ilçesine bağlı ve Boyabat-Kastamonu yolunun 15. km sinde bulunan Salar köyünün güneydoğusunda yer alan, yaklaşık 200 m. yüksekliğindeki kalker kayalar oyularak yapılmıştır. Mezarda, iç sütunun birer girişi bulunmakta olup, sütunlar üzerinde üçgen alınlık yer almaktadır. Yuvarlak gövdeli sütunlar yukarı doğru incelmektedir. Sütun baş kısımları ve sütun kaideleri kare şeklinde yapılmıştır. Sütun başlıkları aslan figürü şeklinde olup, üzerinde iki kademeli olarak oyulmuş düzgün kiriş bölümü vardır.
Üçgen alınlığın ortasında bir aslan kabartması ve alınlığın dışında sağ tarafta, iki aslan kabartması daha yer almaktadır. Alınlığın ortasında ise aslan ve insan mücadelesine ait kabartma yer almıştır.
Sultan Hatun Türbesi (Aynalı Kadın Türbesi)
Sinop Müzesi ‘nin bahçesinde bulunan türbe 1335 tarihinde I. Murat ‘ın kardeşi Süleyman Paşa ‘nın kızı İsmet Sultan Hatun için yaptırılmıştır.
Seyit Bilal Türbesi
Selçuklu döneminde yapılmış olan türbe içinde yer alan sanduka kitabesinden anlaşıldığına göre türbe, Tayboğa ‘nın oğlu Emir Bey tarafından yaptırılmıştır. Türbedeki kenarları kafesle çevrili, kitabesiz tahta sandukanın ise Seyit Bilâl ‘e ait olduğu sanılmaktadır. Eskiden beri halkın önemli bir ziyaret yeridir.
Roma Köprüsü
İlÇiftlik köyü, Sazlı imam mevkiinde bulunan köprü 20 metre uzunlukta 3.65 metre genişliktedir. Doğu-batı konumlu iki ayak üzerine oturtulmuştur. Tek kemerlidir. Kemer kısmı iri yontulmuş taşlarla çok az harç kullanılarak yapılmıştır. Üzerinde korkuluk taşları tamamen düşmüş olup köprü bugün yayaların kullanabileceği durumdadır.
Durakhan Kervansarayı
Durağan-Vezirköprü yolu üzerindedir. Selçuklu dönemi vezirlerindendir. Muiniddün Pervane Paşa tarafından 1260 ‘lı yıllarda yapıldığı düşünülmektedir. Han dikdörtgen planlı birbirine bağlı iki mekandan oluşur. Giriş batı cephesinde kesme taştan yapılmış kemerli bir kapı ile sağlanmıştır. Girişin sağında ve solunda iki oda yer almaktadır. Ayrıca kuzey ve doğu duvarı boyunca 10 adet oda mevcuttur.
Odalar ortadaki büyük mekana açılmaktadır. Üzeri kum ve tonozla örtülüdür. Han ‘ın güney batısında Büyük Cami yer almaktadır. Han‘ın kitabesi bu caminin ön cephesinde yerleştirilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü‘nce rest0rasyonu yapılmıştır.
Saat Kulesi
Doğu surları üzerinde, Özel İdare Binasının güneyindeki burcun üzerine inşaa edilmiş bir yapıdır.
Kare planlı, düzgün kesme taşlardan inşaa edilmiştir. Burcun batısından çıkan taş merdivenle kuleye varılır. Cumhuriyet dönemi yapılarından olan kule, bugün Sinop ile özdeşleşmiş durumdadır.
Aşağı Hamam (Tuzcular Hamamı)
Cami-i Kebir mahallesi, Tuzcular caddesinde bulunan hamam Osmanlı karakterindedir. Kuzey-güney konumlu olan yapının soyunmalık ve külhan bölümleri bir eksen üzerinde uzanır. Moloz taştan inşaa edilmiş olan cephelerde örtü sisteminin tonoz ve kubbeleri fark edilir. Güney cephesinin sağ köşesinden 1986 yılında tamir edilen çift katlı camekan bölümüne geçilir. Bu mekan söz konusu tamirattan önce tek katlı idi. Yalnız giriş üstünde bir sıra soyunma hücresinden oluşur. Bir asma katı bulunmakta idi. Günümüzde betonarme olarak yenilenen bu mekan eski karakterinin tamamen kaybetmiş ve mekanın aydınlık olabilmesi için ahşap bir fener çatıya eklenmiştir. Hamamın sıcaklık mekanıyla soyunmalık arasında, kuzey-güney yönünde uzayan dikdörtgen bir ılıklık mekanı ve bunun ucunda bölmeyle ayrılmış tuvalet mekanı bulunmaktadır. Mekanların örtüsü yayvan beşik tonoz üzerine kubbeciklidir. Ilıklık bölümünde iki küçük kubbecik, tuvaletin kare mekanında da bir kubbe bu bölümü kapatır. Merkezleşme ve eksen fikri, soyunmalık mekanının ortasındaki sekizgen şadırvan havuz ve sıcaklık ortasındaki sekizgen göbek taşı ile kuvvetlendirilmiştir.
Yukarı Hamam (Alaeddin Hamamı)
Kuzey-güney konumlu ve dikdörtgen dış duvarlar sisteminin içinde yer alan hamam tonoz ve kubbelerle, soyunmalık bölümü ise çatı ile örtülüdür. Hamam 50 x 20 m. ölçüsündedir. Kuzey cepheye bitişik olarak yapılan soyunmalık ise 10 x 12 m. ölçüsündedir. Soyunma ve hamam bölümleri iki bölmeli ve simetrik olarak planlanmıştır. Doğudaki bölme erkekler, batıdaki bölme kadınlar hamamı olarak kullanılmaktadır. Soyunmalık iki katlıdır, moloz taşından yapılmıştır. İç kısmı ahşap kabinlerle çevrilidir. Bu mekanın kuzeyinden küçük kemerli bir kapı ile dikdörtgen şeklinde ve tonozlu ılıklığa geçilir. Buraya açılan sıcaklık “L”şeklinde plana sahiptir. Bu bölüm iki kubbe ve tonozla örtülüdür. Kadınlar kısmı da aynı planla yapılmıştır.
Yanyana yerleştirilmiş bir çifte hamam olan yukarı hamamın bölümleri birbirine benzer planlı olmasına rağmen erkekler bölümü kadınlar bölümünden daha geniştir. Her iki bölüm için de ortak olan sıcak su deposu arkasındaki külhan, Sakarya caddesi yönünde dükkanlar arasında kalmıştır.
Yukarı hamama ait envanterde hamamın Alaeddin Camii ile birlikte yapılmış gibi gösterildiği tespit edilmiştir.
Yalı / Varoş Hamamı
Şehrin doğusunda, sahil yolu yönünde bulunan çok harap durumdaki hamamın vakfiyesi İsfendiyaroğlu II. İbrahim Bey adına düzenlenmiştir. Doğu –Batı ekseninde ve kitabesiz olan hamam mekanları bir eksen üzerinde ard arda sıralanır. Camekan bölümü yenilenmiş olup harap ve örtüsünü kaybetmiş durumdadır. Cepheler kesme taştan, iç duvarlar tuğla ve moloz taştan yapılmıştır.
Yapı XVIII. Yüzyıl sonlarında yenilenircesine onarılmıştır. Bu onarım, kurnaların Barok görünüşünden de anlaşılmaktadır. Duvarlarında bol miktarda devşirme malzemenin kullanıldığı yapının ahşap soyunma yeri 8 x 8 m. ölçüsündedir ve yıkıktır. Bir avlu görünümü sergiler. Mekan kemerli bir kesme taş giriş ile kenarlarında taş setlere sahiptir. Kemerli bir geçit ile girilen ılık mekanın 3 m. çapındaki orta kubbesi deliklidir. Sıcaklık mekanına setli ve kubbeli odanın karşısındaki kapıdan girilir. Bu mekanın ortasında bir kubbe ve buna iki yandan açılan kubbecikli beşik tonozlar, örtü sistemini oluşturur. Bu tonozlu mekanların diplerinde iki kurna, kubbeli sıcaklığa yanyana açılan iki halvet girişi vardır. Bu bölümler günümüzde çok haraptır. Külhanı dikdörtgen planlı olan yapının kubbeleri üçgen bingilere oturmaktadır. Sıvanın altından duvarların tuğla oldukları görülür. Arşiv bilgilerinde buranın 1856 yılında tamir edildiği ve kiraya verildiği yer almaktadır.
İkonalar
Sinop Müzesinde teşhir edilen ikona koleksiyonunun sanat tarihi bakımından büyük bir önemi vardır. İkona Hıristiyan dininde doğu kiliselerinde duvar fresklerine karşılık ahşap pano üzerine yapılan her türlü dini resme verilen isimdir.
İkonalar kiliselerde halk tarafından kolayca görülebilecek yerlere asılıyordu. Bizans dönemine ait ikonaların ana konuları sıkı bir taoloji programı ile saptanmıştır. Bunlar İsa, Meryem ‘in resimleri yanında Havari ve Aziz kişilerin resimleri yer almaktadır. Ya da yaşam öyküleriyle birlikte çeşitli dinsel ve tarihi olaylar anlatılır.
XIX. yüzyılda ilimiz ve çevresinde bulunan kiliselerden, günümüze kaldığı tahmin edilen ikonaların müzeye ne zaman ve nereden geldiği bilinmemektedir.
Bunlar kestane ağacından yapılmış panolara alçı sıvanarak, bazılarında da bez alçı bir arada kullanılarak, üzerine çeşitli boya ve altın yaldızla yapılmıştır.
Bahçeler Mevkii
Şehir merkezinin girişinde, iç limana bakan kısımda ormanla kaplı bir alandır. Ortalama 500 m. uzunluğunda ve 4-10 m. arasında değişen genişlikte kum bandında; halk plajı, orman kampı ve dinlenme tesisleriyle, belediye kampı ve kampın içinde yer alan motel, restoran, kamp ve çadır yerleri bulunmaktadır. İnce sarı kum ile kaplı olan sahil bandından denize girilebilmektedir. Bandın gerisindeki ormanlık alan ise piknik ve mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Hamsilos Koyu
Yemyeşil ormanı ve denizin bir nehir gibi kara içine girdiği koyu ile Hamsilos ve civarı çiçek ve ağaçlarla bezenmiş bir doğa harikasıdır. İl Merkezine 11 km. uzaklıktadır. Hamsilos Koyu, Deveci Deresi adlı küçük bir akarsuyun ağzında yer alan 300-400 m’lik bir deniz girintisidir. Hamsilos Limanı, morfolojik delillere göre, Deveci Deresi Vadisi'nin aşağı kesiminin, karada oluşan çöküntüler sonucunda sular altında kalmasıyla oluşmuş, dünyada sadece Norveç ve Sinop’ta bulunan “ria” tipi bir kıyıdır.
Akliman
Şehrin batısında, kent merkezine 9 km. uzaklıktadır. Kilometrelerce uzunluğunda ve 15-20 m. genişliğinde bir şerit gibi uzanan kumsalı vardır. Alanda bulunan Akliman Piknik Alanı, her türlü ihtiyaca cevap verecek niteliktedir. Piknik alanında, ormanla denizin iç içe olduğu “ria” tipinde bir kıyıdır.
Sarıkum
İl merkezine 21 km. uzaklıkta bulunan yörede deniz, orman ve göl bir aradadır. Çeşitli balık ve yabani hayvanların da bulunduğu yöre, tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Deniz kenarında ince taneli kumların oluşturduğu geniş ve uzun bir kumsala sahip olan yer, adını kumunun renginden almıştır.
Karakum
İl Merkezine 2 Km. uzaklıktadır. Sinop Yarımadası'nı çevreleyen yol üzerindedir. Adını ince simsiyah volkanik kumundan almıştır. Kamu ve özel kişilere ait otel, tatil köyü, kafe, restaurant, bungalow tipi evler, karavan ve çadır yerleri bulunmaktadır.
Mobil Korucuk Köyü Mevkileri
İl merkezine 2 km. uzaklıkta, Sinop Yarımadası’nı çevreleyen yol üzerindedir. Sakin bir denize ve tertemiz kumsallara sahip yörede, belgeli tesisler, restoranlar, kamp ve karavan yerleri ile geniş bir hizmet imkanı sağlanmıştır. Sinop’ta il turizminin en yoğun olduğu yer burasıdır. Adını ince simsiyah kumundan almış olan bu mevkideki kumun, halk arasında romatizma ve siyatik gibi hastalıklara iyi geldiği söylenir.
Ayrıca yörede kamu ve özel kişilere ait otel, tatil köyü, kafe, restoran, bungalow tipi evler ile karavan ve çadır yerleri de bulunmaktadır.
Ağırlıklı olarak karayolu ile ulaşım sağlanmaktadır. Sınırlı ölçüde deniz ulaşımı mevcuttur.
Sinop Valiliği
http://www.sinop.gov.tr
Sinop Belediyesi
http://www.sinop.bel.tr/news.php
Sinop Emniyet Müdürlüğü
En Çok İzlenenler